25 Mart 2010 Perşembe

marlla

istanbula gitmem lazım. Bunu şu bir haftadır çok olağan bir durummuş gibi yaşamam lazımdı bi terslik çıkmaması açısından şimdilik ne ailevi ne psikolojik açıdan bir bokluk çıkmadı ama du bakalım hala 24 saat var.İstanbul içinde yapmamız gereken tonla işi layıkıyla istanbulu yarım yamalak biliyormuş gibi de yapmadan atlatmamız lazım.Katılmam gereken resepsiyonda şık duruşlar, zekice cümleler, etkilemem gereken insanlara göz kontağıyla bir şeyler anlatmam lazım.Arada hala muallak:P da olan jemaine e bnmde daha bilmediğim gelip gitme durumuyla ilgili açıklama yapmam lazım ki jemaine bensiz kuruvasan bile alamayacak kadar yakın ama arada km'ler bulunan biğ fığansız ağkadas.
yapılacak listesi çıkarmaya halim kalmayacak kadar yorulacağımı düşündüğümden - ki sadece düşündüğümden yorgun olduğumdan da değil- hazırlamadım.
sinema olayını takas yöntemiyle değiştirip bi deneme sürüşü yaptım. 15 dk süre biçilmiş dayanma süremi uzatamadım telefona elimin gitmesini yadırgamadım bile-travel bla bla nın başlaması lazımdı kapattk sonra ama - daha da işe yaradı eşiğimi bulmamda şimdilik aşılması gereken çıta 45 dakika!

22 Mart 2010 Pazartesi

oi!


curehead'S

ben yine zamanın herhangi bi yerinde uyuya falan mı kaldım??kafasından senaryolar üretip kendini derbeder edenler,iki tarafa da hak verenler,pat diye görüşmeyi kesenler,telefonla konuşamayacak kadar meşgul olanlar,gece dışarda götü başı dağıtanlar..buraya geleli 6 ay oldu ln sadece.biraz yavaş hareketse etse ya zaman.rahibe hayatından sonra biraz fazla geldi.yine de çevrede sonsuz iyilik abidelerinin olması güzel.hayatın kolay tarafının olduğunu hatırlatıyorlar.teşekkür ediyorum burdan onlara.umarım şarkılarıma kısa sürede kavuşurum bu arada:D kendimi flight of the conchordsun en absürt bölümünde hissediyorum.jemaine olsa ne yapardı peki kendine gelmek için??muhtemelen tek başına gidemediğinden bret'i de sürükleyerek pastaneye girip kuruvasan söylerdi.fransızca tabi.je voudrais une croissant.sene başında fransızca kursu diyoduk.noldu hakkaten ona??ha bi de ehliyet kursu vardı.bilgisayarımda kendinden geçti yine zaten.murphy günü kronikleşti bu aralar bende.gecemle gündüzüm karıştı.sabahın 7 buçuğunda yazdığımdan bu sonuca varıyoruz.nese daha horuldanan arkadaşımı uyandırıp okula yollamam,bulaşıklarımı yıkamam,evin şubat ayından kalma parasını ödemem,kpds'ye girmem,0-6 yaş arası davranışlarda bulunanlara kıçımla gülmem ve hayatıma devam etmek için en az bir referans bulmam lazım.bu aralar ölemicek kadar meşgulum yani.harika.

curehead'S

Yaz olmuştu yine.rutin ayvalık tatilindeyim.ama bu sefer başka bir yerdeyim sanki.dağlık bir yer.işin tuhaf tarafı babamda orda.o yüzden daha güvende hissediyorum. bisiklete biniyoruz.her zamanki gibi arabaların vızır vızır geçtiği bir yerden gidiyoruz ama içimde bir sıkıntı var.sanki bu sefer bisikletle uzaklaştığımızda bir görev bizi bekliyormuş gibi.bunu düşünen sadece bendim sanırım.diğeri gayet mutlu görünüyor çünkü.tepe bir yere çıkıyoruz.aşağıda kumsal var.bir evin önünde duruyoruz dinlenmek için.gidona astığım poşetin içinden suyumu çıkarırken liseden arkadaşlarımı görüyorum.beni tanımazlar diye düşünürken boynuma sarılıyorlar.ay ne kadar değişmişsin falan.mangal partisi yapıyorlarmış davet edilmemek için acelemiz varmış gibi davranıyorum.kaçıyoruz.bir bahçeye giriyoruz.küçük ağaçlardan oluşan bakımlı bir bahçe.küçük çocuk sesleri geliyor.biraz ilerleyince küçük bir ağacın çevresinde koşan üç çocuk görüyorum.niye bilmiyorum ama görüntüleri korkutucu geliyor.el ele tutuşup çember olmuş ikisi oğlan biri kız küçük bir ağacın çevresinde koşarak kendilerinden geçiyorlar.arkama baktığımda bisikletimin ve onun kaybolduğunu görüyorum.panik dalgası sarıyor ve dönüş yolunu hatırlamaya çalışıyorum.çocuklar beni fark ediyorlar.bana doğru koşarlarken ters bir şekilde kaçmaya çalıştığım için düşüyorum.kafamı kaldırdığımda başka bir yerde buluyorum kendimi.tanıdık bir yer.bana doğru koşan babamı görüyorum ve fark ediyorum ki olmam gereken yaştan oldukça küçüğüm.ben de aslında küçük bir çocukmuşum.düşmek bana bunu hatırlatıyor.rahatlıyorum.

20 Mart 2010 Cumartesi

19 Mart 2010 Cuma

marlla

cumartesi günümü kına gecesinde geçiricek olmamın ironikliğine gel!
tutti frutti tekila

marlla

sayfanın açılmasını beklerken dahi vazgaeçmeye meğilliydim çok ama fazlaca çok yalnız olduğunu anlamak için belirli bi olayın olmasını beklemek gerekmekteymiş

durup duruken aniden bastıran yalnızlık duygusundan ya da buna benzer şimdi cuk diye oturucak bi örnek vermekten bahsetmiyorum karşılık almadan ya da alınan karşılığın sahte olduğunu düşünmekten bunu hayatının sonuna kadar tekrar edeceğinden nerdeyse emin olmaktan ya da beklenen bi masa titreyişinden onu benzer bi gitar sesinden ya da david bowienin nakaratanın çalmasından da değil

korkmak ya da çekinmekle ilgili olan bi durumun 3 gün sonrasında düşünme ya da teori kısmını bıratkıp da şu an tam midemin üstünde oturması

şarkı bitti

ya da ortalıkta ya da açıkta ya da çözümlenemeyen asla tam anlamıyla konuşalamayan ‘bunun ‘’ bitmesinin süresi nedir bilmiyorum tekrar dönmeyi aklıma getirdikçe bırakıyor beni

beklediğim şeylerin olmamasıyla ilgili olan tüm kelimeleri çöpe atmam ya da sifonu çekmeden klozette büzüşmelerini izlemem pişman olduktan sonra

şimdi bile yapıyorum farklı olma durmunun sadece ilgisi olmayan kişiler tarafından takdirle karşılanması

bunun benim normale dönmem ya a farklılığımdan gurur duymama hiç bir ilgisinin olmaması

trajik ama komik – hatırlatcı buydu –

en yakınımı da sanırım konuşulmayan ya da imzalanmayan bi kontratla kaybettim

kelimelerin ya da gülümseyerek anlattığı ses tonundan çıkarabilecek kadar dikkatli olmamdan zeki olmaktan bunu okuyacak herangi biri varsa aslında zeki olmaktan yazmamla bile dalga geçeceğini bilmekten nefret etmem lazım ama bunu farkerdeken nefret bile demiyorum 1 gece yada 3 saat mutlu olmak sadece ekrandakilere bakarak gülümsemenin yeterli olacağı bi zaman yok ya da olmadı ki şimdi bu tür bir karışıklık içindeyim

gerekli olan şeyler istediğim ekranda yok

bnm yapmamam ya da yaptığımda vicdanımın o anda grevde ya da paydosta olduğu zamanların şuan denek olarak üstümde uygulanmasın nasıl bi his yarattıysa benim deneyimde de böyle bi his yaratmalı

çok üzgün olamasam da gözlerimin önünde biriken su tabakası aksini mi işaret etmeli!?

Beatles- julia

julia nın yerinde olmam lazımdı bile diyemeyecek kadar özgüvenim beni terk etti

when ı cannot sing my hearth ı can only speak my mind

imkansız julia

çökük omuz

sadece oynamak istediğim oyunu oynayamamak üzdü

kafamın içinde durup işe yaramayan zarar veren hatta keşke takas yapabilme özlelliği olsaydı dediğim şeyden başka hiç bi şeye sahip değilim ki

tek sahipliğime de sığınmam hatta onu yüceltmem lazım bu şekilde exit ibaresini görüp kaçabilirm belki

16 Mart 2010 Salı

curehead'S

softcell-tainted love durumu gayet iyi anlatıyomuş meğer öte yandan telefon zil sesi olarak gayet güzel tabi