23 Nisan 2011 Cumartesi

Marlla

harbi mi?!
harbi.
öyle mi?!
öyle.
nasıl?
öyle mi? böyle mi?
öyle işte.
ne gördüm ben küçükken ne yaşadım lan!
öyle.
böyle yapınca beni çok mu seviyorlar işte. yapma öyle. nasıl?!
öyle.
harbi mi?
harbi.
off denis of. bundan daha fazla değil ama daha az da değil.
ben bununla yaşarım, yaşarım ben bununla, bununla yaşarım ben, bununla ben yaşarım. -alıntılı-

27 Şubat 2011 Pazar

Marlla

Parmaklarımla bacak yaratabiliyorum. Bütün olmama az kaldı demek midir?!

14 Şubat 2011 Pazartesi

Marlla - I have '2' [two] balls.

Pin-pon topu?!
Anlamsız günü daha anlamlandıramazdım.Kapitalizmin çarkı beni ancak pin-pon topları alabilecek kadar ele geçirip içinde döndürdüğünden , başımı döndüren sadece kapitalizmin çarkı olmadığından, geri kalan malzemeler için bebek poposu el kullanamadan yapılan 'n' harfini takdir edebilirim ancak.
p.s. [yayınlanma saatini sadece 'özel gün'e karşı hasetimden 00:01 olarak değiştiriyorum.Bunu yazmam da kendimi ele verişimin ve tantanamın ironisi olmuş bulundu.]
p.s.2. [Yazmamak için kendini zor tutan blog yazarını eshefsiz kınarsanız belki şirinleri göremesem de en azından görmek istediğimi görecek kadar mutlu olabilirim.] Bu noktada dil çıkaran surat olabilir kaldı ki bu noktada gülünedebilirdi.

23 Aralık 2010 Perşembe

curehead'S

curehead'S

Benliğimdeki yeni ortaya çıkmış menapoz teyzeyi susturmak,boğmak için bloglara sarmaya çalışıyorum. Bir blogta "Kitaplığınızın karşına geçin. Gözlerinizi kapatın. Derin bir nefes alın. Elinizi kitapların üzerinde gezdirin ve birini seçin. Şimdi gözlerinizi açın. Bir kitap seçmiş durumdasınız. O kitabı satın aldığınız ya da hediye gelmişte olabilir anı hatırlamaya çalışın. İlk kez okuduğunuzda neler düşünmüştünüz, hatırlayın. Şimdi sayfaları şöyle hızlıca bir dolanın ki, kitabın kokusu burnunuza gelsin. Evet, ne güzel bir koku bu! 55. sayfayı bulun. Sayfayı tekrar okuyun. Sayfadan bir paragraf seçin ve mim konusu olarak bunu blogunuza yazın" diye bir yazı okudum. Güzel,rahatlatıcı bir şarkı da çalıyordu. [Sand river, Beth gibbons]. Dedim yapayım. İlk seçtiğim kitabı direk geçiyorum. [Christianne!]. Diğer kitap : Henry Miller'ın Çılgın Üçlü kitabıydı. 55. sayfasını açtım. Ve boşluk. O kadar sayfa arasından boşluğa denk gelen sayfa çıktı. Tam da"hmm, bunun bi anlamı olmalı" modunda gezerken hiç hoş olmadı bence. Boşluk ne ln. Daha açıklayıcı bir şey lazım bana. Kitaplıktan bi kitabın kafama düşmesi bile daha mantıklıydı. Titreyip kendime gelmem lazım sanırım. Sevgi pıtırcığı olmanın dünya üzerindeki herkesin yaşadığı bir şey olmasına rağmen bana kaygan bir zemin gibi gelmesini geçtim özümü unutmak çok acıklı gerçekten. Yine de hala deneysel takılmanın özgürlüğünü yaşayabiliyorum. Kaybetsen bile deneyim kazanmak her zaman seni hayatta tutuyor. O zaman "gözyaşlarından çeşit çeşit renkler yaratmadan önce" şarkıyı değiştirebilirim.Bi de bir ara venus in furs vardı hakkaten.

15 Aralık 2010 Çarşamba

curehead'S

Öhörm. Pardon, bir süredir TRiPal enfeksiyon geçiriyordum. Buraya yazamamın sebeplerinden ufak olanı buydu. Diğer nedenini marllacık açıklamış. Benden duyulması gerekirse kısaca boyut değiştirdik diyebiliriz. Biz eski biz değiliz. Çift çekirdekli yaşam formları kabilesine üye olduğumuz için [alışmamış götte don durmaz] buraya neyi,nasıl aktaracağımızı bilememiş olabiliriz sadece.
Herneyse, şu anda klavye bozulduğu için ıkınarak yazmaktan ekrana kafa atasım geliyor ama geri dönüşüm muhteşem olacak.

biterken : alone again or , love çalıyordu.




ps : "tersten oku" fotoğrafını bulamadım. Asıl önemli olan oydu halbusi. Neyse.

6 Aralık 2010 Pazartesi

Tersten oku

Uzun zamandır kıçımızı kaldırıp da yenilemediğimiz bloğumuza -Laf mı soktu o?!- bir durun olum ben de hala malzeme var diyerek bir şeyler koyuyorum god bless us ki.Yazmamamızın amacı ne hayatımızda bizi etkileyen bir şeylerin olmaması ne de buraya yeteri kadar önem göstermiyor oluşumuz.Nerdeyse tüm hayatımızı 0'layıp baştan yaşıyor oluşumuzdan mütevellit yazacak fazla şey oluşu ve bunlar olurkende normalde sadece bireysel yaşıyorken çift kişilik olan hayatlarımızda buraya yazarken ikincil kişilerin bunu kaçırıyor olacağını düşünerek yazmıyoruz.Yaşadığımız her haltı.duyguyu dönem dönem buraya yazarken artık o duygu selinin içinde birlikte sürüklendiğimiz insanlar varken bunu sadece onlarla yaşıyoruz.Peki şimdi bunu buraya yazmam bu dediğim nedenlerde bir azalış olmasından mı?! Kesin net cevap hayır , hatırlatıcı olması gerektiği yerde durması için bu görevi ben üstleniyorum sadece.İyi gün!

































13 Eylül 2010 Pazartesi

Marlla

Ne biçim ilişkileriniz var yea diye başlayan bir cümle duydum ve anladım ki bunlardan bu yıl içinde bir çok versiyon halinde küçük kapsüller alabilirim istemeden.Çünkü ilişkilerimin detayını anlatmadan bu yorumu duyabilmem çevremin çok sığ görüşlü olmasından değil olayların 'ilk bakışta' denen savunma öbeğyle ters düşmesinden kaynaklı.Bu arada fazla ara verdiğimi bu arada yüzüme vurmayan -sanırım kendisi de vazgeçti- cureheads'e eyvallahlarımı sunuyorum.Edindiğim kitapta geçen müjgan ve hüsnüyü bir çok yerde metefor! :p mezesi olarak kullandım.Hilekar,sahtekar,yalancı,söz dinlemeyen kız moduna da sokulabilirm bu yıl bol bol.Bunu diyenler çok yakınım olmasa iyi olur onlar dediğinde bu sıfatlar bende olmasa bile edinmem çok zor olmuyor çünkü.Bu ayın en mutlu ve tek mutlu haberi de 15 hazirandan beri süre gelen Adana da geçen yarı mapus günlerimin 2 güne kadar bitiyor olması.Bunun gazıyla döküldüm buraya.Arada anlatmayı unuttuğum bol şiveli ve bol etnik burunlu insanları anlatmayı unutmayrum dağ.Karşulaştiumuz fikret kendi deyimiyle fikoooğ -Bir Karadeniz hikayesi- ve benzeri bi çok komik amca var elimde anlatacak malzeme olarak.Fotoğrafları hallettiğimde koyacağım buraya.Seinfeld'i okul sabahları değilde özgürce şimdi izlemeye karar vermem de son bir haftada gün sayma olayına bir nebze katkıda bulundu.Şimdilik bu kadarmış sayın seyirci.G'de hakkaten değişik bunu ben de belirtmeden geçemiyorum.Araya sıkıştırıacağım bir konu da kilit kişilerin benim lehime şehir değiştirmesi ama aslında belirli sürelerde leh değil aleh olması ve İstanbul olayının da kendinden geçirecek yanları olduğunu da ekleyip gidiyorum.

9 Eylül 2010 Perşembe

curehead'S

Acaba yeryüzünde benim gibi blogu açarken "aa şahane oldu hakkaten tasarımı falan,bunu böyle yıllarca kullanırız artık" diyen ve "yok yok beyaz yapalım biz bunu,takip ettiğimiz blogların hepsi beyaz zeminli" diyen marlla ve diğerlerine karşı cesurca savaşıp sonra "acaba?" sorgulamasına düşen insan sayısı kaçtır.
Bugünlerde özellikle popüler blogları okumaktan,oruç tuttuğu için asabileşen dolmuş şoförlerine benzedim iyice. Gerçi bunun başka sebepleri de var. Mesela haftaya emeklilik hayatımın sona erip çok genciz çok enerjiğiz hayat tarzına geçecek olmam. Ya da onu geçtim bu sene geçen seneki gibi "ay ben çok sıkıldım burda,bi istanbul yapıp geleyim" mantığıyla bi yerde 1 haftadan fazla kalınca afakanlar basan teyzeler gibi dolanamayacak olmam da ayrı bi geriyor beni. Böyle geçen 9 ayın sonunda derslere başlayacağım gerçeği ilkokulda okula geç kalınca midemde oluşan o iğrenç kasılma duygusunu hatırlatıyor.
Hayatımda zorunluluktan kaynaklı minimal değişimler yapıyorum bu düşüncelerden uzaklaşmak için. Artık daha fazla yazım kurallarına dikkat ediyorum. Tamam,bir tdk onaylı yazı çıkarmıyorum ama en azından noktadan sonra boşluk bırakıyorum hatta ilk harfi BÜYÜK yazıyorum. Bak. Ehaha. Neyse bi de imlecimi kuyruk sallayan ok yaptım bugün. İtiraf ediyorum o da baya bi oyaladı beni. Ekrana boş boş bakarken bi anda gülme garantisi var en azından. Ya da umarım bu sadece bana olmuyordur.
Ben gidiyorum. Bi şeye ihtiyacınız olursa seslenmeyin okuyun.

curehead'S


Bu hafta evden kaçmaya karar verdim. Gerçi bu durum semaabla ve müfitamca burayı okuduğundan biraz zorlaşabilir ama yarın onlar mersine gidince gerçekleştirmeye çalışıcam. D’ye kaçarım büyük ihtimalle. En yakın ev onlarınki. Yani kararımdan vazgeçersem diye söylüyorum bunu.
Sabaha karşı 4 buçukta yarı erotik bi dizi izlerken salona babanenin pijamalarıyla bulaşık yıkamak için damlaması korku filmlerinde bile işlenmiyor. İşin kötüsü dünya üzerinde bi tek babanem sigara içtiğimi bilmiyordu ve ben o anda kültablası bulamadığım için ve üşengeçlikten külleri bi tabağa çırpmakla meşguldüm. Gerçi sonradan fark ettiğim üzere o sırada kolumda enjektörle yakalansam da babanem en fazla ateşimin çıktığını zannederdi. Akraba insanı olmadığımı 1200. defa fark etmenin dışında evde küçük bi veledin “cemre su ablaae” diye dolanması ben de ayrı bi kültür şoku yaşattı zaten. Bu tür ailesel olaylar yaşamayalı baya bi olduğu içinde nasıl kendime gelsem derken neden ergen gibi davranmayayımki dedim. Odamı da kaptırdım zaten. Neyse.
Geçenlerde evden kaçsam da çözülemeyecek bi aydınlanma yaşadım. Bazı şeyleri kabul etmek gerçekten çok zor oluyor. Özellikle kabul etmek istemediklerinizi. İşin kötü tarafı yine de bi bok değişmeyecek. Sadece daha fazla inkar etmenin bi anlamı yoktu. Sanırım bazılarının okuduğu lanet sonunda tuttu. Yani bi parçası tuttu diyelim çünkü…öyle işte daha fazla yazarsam burayı günlüğe çevirebilirim.
Bu yazıyı hangi maskeyle yazdım bilmiyorum ama uzun zamandır yazmayınca ve “madem yazmıyorsun neden blogun reklamını yapıyorsun”la birlikte tehtidler alınca dedim yine bi saçmalayayım. Öyle işte. Bu aralar blog günlüklerini fazla okumaya başladım sanırım.

Ps: Soyadım ciddi anlamda problem yaratmaya başladı. İlk söylendiğinde anlamayanı geçtim anlamını merak edene tokat atasım geliyor. Ha bi de anlamını ekşisözlükten araştırmadan önce benden duyulması tavsiye olunur sonra toparlayamıyorum çünkü.

Ps’in ps’i : Biterken : waldeck,get up..carmen çalıyordu. Bunu yapmayı özlemişim. Bu kalıbı kullanan diğer insan olan G’de koca bi salak. Her seferinde kanıtlamaya çalışıyor resmen. Tamam neyse bu sefer bencilliğim beni kurtarıyor da pek sallamıyorum.