30 Temmuz 2010 Cuma

Rekuem


Marlla
Karıştım ve bu sadece kafa karışıklığı da değil.Duygular,eller kıpırdanışlar ve normalde okuyunca bende tekrar etki yaratmayacağına emin olduğum bir sürü özellik.Amadeustan bahsediyorum.Bir film tanıtımı yazacağım aklıma gelmezdi.3. izleyizşten sonra yazmazsam toplu mezara atıldığında hıçkırmaya başladığım Wolfie'nin laneti üzerime çökecek gibi geldiğinden yazıyorum zira benim yazabilecek bir rekuem'im yok.Kıskançlık ve kini izlerken yadırgamamam sonuçlarını görmeden bunları kolaylıkla yapıp hissedebileceğimi bilmem 'I hate you salieri' sloganından uzaklaştırdı beni.''tanrım bu bana nasıl bir cezadır ki bu adama böyle bir yetenek verdin, bana ise sadece bu yeteneği anlayabilecek kadar bilgi verdin'' le pause basmak zorunda kaldım.Yüzü kireçlenmiş adamı yatakta izlerken ölüm ilanını yazmasını izlerken 4 defa başa sardım.Bu filmin bu kadar etkileyici olmasından korkuyorum.En azından piyanoya başladım ve en azından çalıcak bir rekuem im olabilir.

24 Temmuz 2010 Cumartesi

curehead'S

blog mesaimi doldurdum bu fotoğraflar yüzünden. 1 ay boyunca bişe koymazsam telaş yapçak bişe yoktur sadece pimi dolduruyorumdur. hatta eğer marllada bişe koyarsa direk silerim. çok ciddiyim. ehehöme.

23 Temmuz 2010 Cuma

curehead'S




curehead'S

curehead'S:
sarı olan D'de arıyo "sen beni sildin mi" deyü
dedim "yoo"
dedi "ha o diğer adresinmiş" " bi dk senin 2 adresin mi var, varsa niye benim haberim yok" dedi
dedim "o feyk"
böyle bi ilişkimiz var işte
aricam dedi hala aramadı
kesin başka biri var
marlla:
allasen D öldü öldü
kafasız nick ondan daha canlı

ps:rieoux,sarı D,eskişehirdeki D ya da kendine nası sesleniyosan üzülme ln bunu okuyunca şaka yaptık. biz aslında aynı kişiyiz. ve tabi bunu okuduğunda ben çok uzaklarda [fazla abartmayalım sadece istanbulda] olacağım kadın. öyle yani.

ps2:fotolar gelcek. polis fikri fenaydı. her dediğime inanmayın.

19 Temmuz 2010 Pazartesi

Marlla

With a little help from my friends ha?Oysa ben Mr. kita layım. Penny Lane de yürüyoruz.Elimizde Sgt. Peppers Lonely Hearts Club Band plağı.Yukardaysa Lucy in the sky with diamonds ve Blackbird.Biri sokak başında bağırdı sanırım dedi ki : Come Together biliyor ki biz hep beraberiz zaten ve All We need is love.Sustu. bir çocuk bir Girl'e ilanı aşk ederken görüldü : All my loving I wanna hold your hands.Kızsa Hold me tgiht dedi.Sarıldılar. Köşeden geçerken tek düşündüğümse Happinies is a warm gun dostum demekdi genç aşığa.Kızın yakın zamanda Let ıt be demesi kaçınılmazdı biliyorum çünkü I'm the walrus.

15 Temmuz 2010 Perşembe

curehead'S

fotoğrafları koysam mı artık napsam. gerçi daha çekicez çünkü burdan gitmek için 1 haftamız daha var. nese 1 hafta içinde herhangi bi foto görmezseniz polisi arayabilirsiniz.

curehead'S

Güneş batarken terasta! arka planda beach house’tan gila’nın tekrar tekrar çalması 6 ay sonrasında bile hala utanmadan rüyalarıma teşrif eden kişilik [mal] hakkında müfitamcaya “radikal bi karar aldım,napiyim” dememe neden oldu. kutsal cumartesi gününden sonra adanaya döndüğümde kesinleşmiş olur heralde bu durum. konu duygulara geldiğinde biraz öküz olduğumu her seferinde kabul ediyorum ve “olsun,ben özlediğimi ,sevdiğimi,önemsediğimi vs. söylemesem bile onlara [öyle bi ilişkimiz varki] onlar bunu anlar” cümlesini yediriyorum millete. meğerse durum öyle değilmiş. yeni yeni aydınlanma yaşıyorum. başka bi boyuta geçtim geçicem adeta. azimliyim ama bu durumu çözme konusunda. bu bahsetiğim ilişkiler her türlü bağı kapsıyor tabi. hayatımdaki önemli karakterlerden bakkal amcaya kadar giden bi liste bu. her seferinde olduğu gibi müfitamcanın beni bu konuda tanımlaması ve bi insana onu önemsediğini göstermek sana göre yapaylığı simgelediği için bu duruma düşüyosun. ’insanlar beni böyle biliyo zaten ve onlara söylemesem bile özlediğimi,sevdiğimi anlarlar. o kadar mükemmelim yane’ teorinin şu anda senin başka versiyonun olan kişilikte çöküşe uğraması bi anlamda iyi oldu o yüzden.” demesi beni birazçık titretip kendime getirdi doğrusu. ama eet artık öküzlüğü bi kenara bırakmaya karar verdim NE YALAN SÖYLİYİM. hatta geçende O’ya telefonda [yanlışlıkla=] “özledim ln” diyince felç geçirmesi buna gayet güzel bi örnek olabilir. büyüyorum ln işte yavaş yavaş. ya da yok bu konuyu hallediyim bu büyüme saçmalığına bi son vercem. hiç sevmedim,çok zor. ya da du sonra karar veririm kafam karıştı. güneş de battı zaten.

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Marlla

Nedenlerini sıralamak istemediğim olaylar silsilesi içine 'istemeden' çekildim.Bir çok değişik özne farklı anlamlar çıkarabilir o cümlemden benimse tek çıkardığım şey kafamda biriken ağırlıktan sonra ne yapacağıma karar verdiğim andaki huzur anına sebep olması.Cümlelerim fazla uzun olduğunun farkındayım ama genetik bir geçiş sanırım -jem anlandın. :p- . Haftasonu gerçekleşmesini beklediğim büyük olaylardan sadece ikisi konusunda kafa karışıklığına sahibim.

O olayları anlatmanın da yeri ve zamanı olucak ama bugün büyük başarım sonucu kaybettiğim kafa kağıdımı ki bulan kişiyi çok merak ediyorum belki de kanalizasyon çukuruna düşmek gibi bktan bi iş yapmıştır bana anneannemin ismini sorması sonucu ıı eee Hacı diye düşünmem ki anneanneme komşular kocası bakkal çakkal herkes hacı der işte haca giden herkesin üstüne yapışan lakap anneannemin ismini hatırlamayıp üçkağıtçı insan konumuna düşmem tamam halalarından birinin ismini söyle demesi üzerine 4 tane var hangi birini söyleyeyim diyip aile bilgimi biraz kuvvetlendirmem ve belgin demem ama belgin halama yıllardır belgin dememizin sebebinin dedemin duygusal nedenlerinden olduğunu bilmeyip belgin halamın asıl isminin ayşegül olduğunu o anda öğrenmem.(cümlenin başını unuttuğumdan düzgün bir yüklem getiremiyorum kusura bakmayın ama yaşadığım karışıklıktan çıkmam 10 dakkamı aldı inanın).

11 Temmuz 2010 Pazar

curehead'S

Açılan freecell oyunundan daha mutluluk verici bi olay varsa o da 5 çayında hafif rüzgar eşliğinde bahçede pineklemektir heralde. ayvalıkta minimalist düşünme zorunluluğu bazen işe yarıyor demekki. detoks etkisi her geçen sene azalsa da “emeklilik hayatının” tadını çıkarabiliyorum. bu sene basınyayın’a geçmeyi başardığımdan mıdır nedİr word’ü açıp yazı yazasım geliyor. bahçeden “bi saniye yazımı yetiştirmem lazım,beni bekleyen insanlar var” diye atarlanıp kendimi lemon jelly eşliğinde bilgisayar başında bulduğumda arkadan emine hanim’ın “ee okey oynamıcak mıyız,Asena bırak şunu da biz oynayalım” demesi beni kendime getiriyor her seferinde. nereye yazı yetiştirmeye çalışıyosun?? fazla oksijen beynime vurdu sanırım. elimin altında hali hazırda internet olmayışı bi anda blogun milyonların okuyabileceği telaşına sürükledi gereksiz bi şekilde. canım istediğinde çat deyü bakamıyorum ya. şimdi böyle yazınca da gerizekalı bi reaksiyon olduğunu iyice anlamış oldum en azından. gideyimde kayısı yiyeyim abartmadan.
ps:bi önceki yazı yüzünden ase'den özür diliyorum. fantezi olayı bizde saklı.

9 Temmuz 2010 Cuma

curehead'S

ayvalıktan bildiriyorum. bildirmek için internet cafedeyim hatta. leptapımı aldım wireless'ın saati 1 tele olan diğerine göre daha ucuz olan yerdeyim. 2 yer var zaten. burayıda yeni keşfettik ase'yle. yanımda 2 kız plan yapıyor,bi türlü anlaşmayı başaramadılar. birinin adı tuğçeymiş. "tuğçe bırak bu menapoz deeze havalarını da yiğiti alıp ömeri öyle karşılayın" diye muhabbete dalmamak için zor tutuyorum kendimi. saçlarını sağdan sola daha az atsalar belki daha düzgün düşünebilcekler. ase'de kendi fantezilerine fazla kaptırınca sağa sola bok atasım geliyor. en azından entel takılıp adanadan getirmeyi başardığım fotoğraf makinesiyle yardırabiliyoruz. kısıtlı zamanım olduğundan anlık şeyleri saniye saniye yazıp kapamak zorunda kalıyorum. o yüzden şimdi bilgisayarlar arasından un helvası tarifine bakan ase'yi bulup maltepe cami temalı hayatıma geri dönmek zorundayım. selametle bebeyim.

Marlla

Gelen kısa film teklifiyle ne yapacağımı şaşırmam evde ve arabanın dikiz aynasında ayna karşısında kendimi mimik çalışıyor bulmam.

Façepuk'a karşı konulamaz gereksiz zaafımla İzmirdeyken yapamadığım İzmir ahalisini tanıma planımın erimemeye çalıştığım Adana'da gerçekleştirme durumum.

Babaannemin kanser olduğunu öğrenmemle babamla aramda geçen diyaloglarla bezenen endişelerim.

Annemin bilgisayarıma karşı düzenlediği hain saldırıyı dışarıda, saf ve hiç bir şeyden habersiz arkadaşlarımla beraberken kardeşim tarafından -ki kendisi annemin cep telefonunu ele geçirip kilerden arama cesaretini gösterdi- bana açıklanması ve sonuç olarak evlatlıktan reddedilme raddesine kadar gelmem ama konunun eve geldiğim an eve düşen başka bomba haberlerle arada kaynaması yaşadığım stresin yanıma kalması ve benim o haldeyken dahi umursamaz tavrımdan ödün vermiyor olmam.

Sadece bugün bu kadardı.Yarını tahmin etmeden uyumak dışında yapabileceğim çok da bir atraksiyon kalmadı hayatımda sadece beklemeyi atraksiyon sayıcaksam artık.Planlı plansız ya da tanımadığım özneli insanların bulunduğu bir hafta geçirdim en azından evdeyim en azından dolapta dolma var mutlu olmam lazım.İyi geceler.

5 Temmuz 2010 Pazartesi

curehead'S


tamam,bu seneki ayvalık olayına geçiş yaptım sonunda.bu sefer can atıyodum resmen buraya gelmek için ama biraz acele etmişim sanırım.çünkü her seferinde burda bi bok olmadığını aslında burasının dünyanın geri kalanının unuttuğu sadece kronik romatizma ağrılarının,takma dişlerin sürekli kaybolduğunun ve bu seneki eriklerin verimli olduğundan bahsedilirse kabul görünen bi yer olduğunu unutmuşum.ayrıca sanki bu sene burası daha bi sıcak.buna ek olarak [ilk defa bu sene buraya ilaç getirmediğim için olsa gerek] 2olik yaş dişim azdı ve her tarafım sebebi bilinmeyen bi alerji yüzünden kızarık ve şiş.mutsuzluğun tanımını yapıyorum adeta.gerçi ase'yle salya saçarak geziyoruz bi klasik olarak.sonuç olarak geçende bi teori ürettim : ayvalıktaki tek atraksiyon yaşlıların ilaç saatini kaçırmama telaşıdır.yinede iyi tatiller tabi.